Kayıtlar

Kasım, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Pınar Selek ve "Türk Hukukunun Kapsama Alanı"

Resim
İnsanın bir şeyi yapmaması onun suçsuz olduğu anlamına gelmiyor! Tersinden işleyen her türlü mantıkî tutarsızlığı “adalet” diye yutturmak, kendine has hukuk sisteminin teraziden sapkın haline işaret eder aslında. Mesela “suç” kelimesi; cürüm, günah, hata, hıyanet, ihanet, kabahat, kusur, suçluluk, taksirat, töhmet, vebal, yazık ve ziyan gibi eş anlamları da içerir. Adalet ise âlicenaplık, doğruluk, dürüstlük, eşitlik, hakkaniyet, hoşgörü, insaniyet, iyilik, merhamet, meşruluk, tarafsızlık, vicdan, yansızlık gibi anlamları ifade ediyor. Oysaki hukuk sistemimiz “suç”u ihanet ve hıyanet; adaleti ise töhmetle çokça özdeşleştirir. Bunun canlı örneklerinden biri, Türk hukukunun "ihanet gözlüğü ile görüp töhmet" altında bıraktığı Pınar Selek'tir. Kelimeler önemlidir. Dildeki ve zihindeki kelimeler, birer işarettir. Saussure'e göre dil işareti (gösterge), işaretleyen (gösterenden) ve işaretlenenden (gösterilenden) oluşur. İşaretleyen, dil işaretinin yani bir kelimenin

Güven

Resim
Egemen anlayışın Kürtlerin taleplerine bakışı başından itibaren reddetme politikası üzerine inşa edildi. Birlikte yaşama iradesi sadece bir tarafın yok edilmesi, sömürülmesi, baskı altına alınması anlamına geliyor ise et tırnaktan ayrılamaz gibi laflara inanmak imkânsız hale geliyor. Egemen olanların birlikte yaşamak zorunda olmadıklarını ifade etmesi, esasen ötekine yolu ya da kapıyı gösterme anlamına geliyor. Hukuksuz bir birliktelik, bu ülke insanının yaşam iradesini her gün biraz daha baltalamaya devam ediyor. Açılım politikasının içini doldurmak için malzemeden çalan Erdoğan’a inanmak çok zor; nitekim Erdoğan bu cümleleri kurduğu her günün akşamında izlediğimiz haber bültenlerinde ülke genelinde onlarca Kürt gözaltına alınıyor. Erdoğan açılımın içini tutuklamalarla doldururken egemenlerden tipler; ayrılmayı neden tartışmıyoruz, birlikte yaşamak zorunda mıyız gibi sorular soruyorlar. Sorun Kürtler olduğunda eşit yurttaşlık hakkının uygulanmasını istemeyenler zoruyla aklımıza